MUSTAFA YÜREKLİ
Günümüzde, küfür milletini oluşturan pek çok ülke, sadece aynı coğrafya içinde yer aldıkları için, devletlerarası iş birlikleri yapmakta, bu iş birlikleri sayesinde kaynaklarını birleştirmekte ve ortak savunma paktları kurmaktadır. Amerika Birleşik Devletleri ve Avrupa Birliği gibi dünya güçlerinin devletler topluluğu olduğunu fark etmek bile, İslam Birliği’nin niçin zorunluluk olduğunu anlamaya yeterlidir.
Küfür milletinin başardığı bütünleşmeyi, İslam milletleri niçin başarmasın? Kafirlerin sadece aynı coğrafya içinde yer almakla sağladıkları birliği, Kur’an-ı Kerim gibi mucizeye sahip Müslümanlar niçin gerçekleştiremesin? Vahdet, dünya gücü olmayı ve zilletten kurtulmayı sağlayacaksa, elbette dünya Müslümanlarının birinci gündem maddesi olacaktır.
İslam Devletleri Birliği’ne aday, günümüzdeki 57 ülkeye şöyle bir bakalım:
Afganistan,
Arnavutluk,
Azerbaycan,
Bahreyn,
Bangladeş,
Batı Sahra,
Benin,
Birleşik Arap Emirlikleri,
Bosna-Hersek,
Brunei,
Burkina,
Faso,
Cezayir,
Cibuti,
Çad,
Eritre,
Endonezya, Fas,
Fildişi Kıyısı, Filistin, Gabon, Gambiya, Gine, Gine Bissau, Guyana, Irak, İran, Kamerun, Katar, Kazakistan, Kırgızistan, Kuzey Kıbrıs, Komor, Kuveyt, Lübnan, Libya, Makedonya, Maldivler, Malezya, Mali, Mısır, Moritanya, Mozambik, Nijer, Nijerya, Özbekistan, Pakistan, Senegal, Sierra, Leone, Somali, Sudan, Surinam, Suriye, Suudi Arabistan, Tacikistan, Togo, Tunus, Türkiye Cumhuriyeti, Türkmenistan, Uganda, Umman, Ürdün, Yemen.. (Ülkeleri, bu listede, adlarının ilk harflerine göre sıraladım.)
Bu ülkelerden hangisi tek başına dünya güçleriyle baş edebilir? Hangisi, kendi güvenliğini, refahını ve huzurunu sağlayabilecek güce sahip? Böyle İslam milletinin 57 ülkeye bölünüp küfür milleti karşısında küçük lokmalar haline getirilmesini İslam onaylar mı? İslam coğrafyasının bu parçalı hali, dağınıklık hali, cahiliye zilletinden başka bir şey değil.
Amerika Birleşik Devletleri ve Avrupa Birliği’nde ‘birlik’ kavramı, ‘ittihad’ı değil, ittifakı karşılamaktadır. Batı uygarlığının gerçek birliğin sağlaması mümkün değildir. Avrupa Birliği’nin özelliği, üye ülkelerin tümünün kendi bölgesel egemenliklerini, kendi yönetim sistemlerini, devlet mekanizmalarını korumaları, ancak bunun yanında “Avrupa kültürü”üzerine inşa edilmiş bir değerler sistemini kabul etmeleridir. Nedir temel aldıkları“Avrupa kültürü” denilen şey? Bilindiği gibi “Avrupa kültürü” Yunan düşüncesi, Roma hukuku ve Hıristiyan ahlakından ibaret değerler sistemi. Bu derleme, tutarsız, çarpık değerler sistemi üzerinde, birbirleri ile siyasi, ekonomik, kültürel iş birliği yapmaları; bu iş birliğini yürütecek ve tüm Avrupa adına hareket edebilecek merkezi yönetim (yasama ve yürütme) organlarına sahip olmalarından alınacak dersler var elbette. Amerika Birleşik Devletleri ve Avrupa Birliği, öküz ölünce bozulacak bir ortaklıklardır; menfaat birliktelikleridir, belli şartlarla oluşturulmuş uzlaşmalardır çünkü.
Günümüzde niçin İslam Devletleri Birliği de, üye ülkelerin bölgesel bağımsızlıklarını ve coğrafi sınırlarını muhafaza ettikleri, ancak bunun yanında “İslam medeniyeti” üzerine inşa edilmiş bir değerler sistemini kabul ettikleri, özerkliği sağlanmış her Müslüman ülkenin, üzerinde yaşayan Müslümanların yuvası anlamında her bölgesel devletin, kendi yerel hak ve çıkarlarını koruyabileceği, ama devletler oyununda ümmeti de temsil edecek küresel bir yapı olmasın?
İslam dünyasının bu şekilde parçalanması ve 57 devlet halinde dağıtılması dünya güçlerinin bir oyunu değil mi? Mevcut dünya haritasını kim çizdi? ABD, AB, Rusya ve Çin, İkinci Dünya Savaşı sonunda masaya oturup dünyayı paylaşmadılar mı? Birleşmiş Milletler yapılanmasını da bu güçler gerçekleştirmedi mi?
Ümmeti modern ulus devletlere bölmek çağdaş cahiliye, boş bir anlayıştır ve bunu savunanların omuzlarına büyük bir vebal yüklemektedir. Bu İslam milletlerini cahiliyeye düşürme oyununa gelmek, bu oyunu savunmak Müslümanlığa ihanet değil midir? Bu vaziyet ve istikametten Allah razı olur mu?
Vahye dayanan İslamın medeniyet değerleri, gerçek birliği, vahdeti, gerçek ittihadı mümkün kılacaktır. İslam Birliği, Kur’an-ı Kerim’in mucizesi olacaktır. Nasıl Hac ibadeti için Mekke’ye, Kabe-i Şerife gidince, ümmet kendiliğinden ortaya çıkıyorsa, aynı şekilde Kur’an-ı Kerim’le de İslam
Birliği ortaya çıkacak, kafalar, gönüller ayarlandığı gibi, saatler de ayarlanabilecektir..
Yahya Kemal’in diliyle ifade edecek olursak, ‘Kur’an Devleti’yle vahdeti sağlayıp küfrün karşısına dikilmemizi buyurmuyor mu İslam?
http://www.haber7.com/yazarlar/mustafa-yurekli/958889-islam-birligi-kuran-mucizesi-olacaktir